10831,58%-1,35
42,44% 0,18
48,92% -0,04
5527,06% -0,48
9180,88% -0,58
Ulusal Süt Konseyi'nin Ulusal Süt Zirvesi, sektör temsilcilerinin katılımıyla Antalya'da başladı. Tarım Bakan Yardımcısı Ahmet Gümen, çiğ sütün sağımdan itibaren işleme tesisine kabulü, işlenmesi ve piyasaya arzına kadar geçen süreçte miktar ve kalitesinin izlenmesi, denetlenmesi ile süt piyasasının takibini sağlamak amacıyla başlatılan mevzuat çalışmasında sona gelindiği açıkladı.
Ulusal Süt Konseyi tarafından Antalya'da 20-23 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Ulusal Süt Zirvesi'nin açılışı, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ahmet Gümen, Ticaret Bakan Yardımcısı Volkan Ağar ve Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Can'ın açılış konuşmalarıyla başladı. Zirveye sektörün önde gelen akademisyenleri, kamu temsilcileri, uluslararası kuruluş temsilcileri ve markaların yöneticileri katıldı. Türkiye süt sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiren zirvede, üretim teknolojilerinden ticaret politikalarına, markalaşmadan sürdürülebilirliğe birçok konu ele alınıyor.
'SÜT KIRSALDAKİ HAYATIN SEMBOLÜDÜR'
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ahmet Gümen, sütün sadece bir gıda ürünü olmadığını belirterek, "Bu ülkenin köklü hayvancılık kültürünün, aile işletmelerimizin, kırsaldaki hayatın devamının sembolüdür. Devlet olarak görevimiz, bu geleneği koruyarak geleceğe taşımak, üreticinin alın terini, tüketicinin sofrasını, ülkenin gıda güvenliğini aynı anda gözeten dengeli bir yapı kurmaktır. Planlı üretimle birlikte hayvancılık desteklerini de bu planlamayı güçlendirecek şekilde yönlendirdik. Tarımsal destekleri sadece 'Para veren' anlayışıyla değil, 'Yön veren' şekilde kurguladık. Hayvancılık desteklerimizi, kayıtlı üretimi teşvik eden, verimliliği artıran, kaliteyi önceleyen ve hastalıktan ari üretimi ödüllendiren bir yapıya dönüştürdük" dedi.
SÜT MEVZUATINDA SONA GELİNDİ
1,5 yıla yakın süredir yapılan süt regülasyonu sayesinde piyasanın dengesini koruduklarını açıklayan Gümen, "Çiğ sütün sağımdan itibaren işleme tesisine kabulü, işlenmesi ve piyasaya arzına kadar geçen süreçte miktar ve kalitesinin izlenmesi, denetlenmesi ile süt piyasasının takibini sağlamak amacıyla başlattığımız mevzuat çalışmasında sona geldik. Bu yönetmelik kaliteli üreteni ödüllendiren bir çerçeve sunuyor. Sonuçta hedefimiz, 'Daha kıymetli süt, daha değerli üretici, daha güvenli ürün' dengesini sağlamaktır. Burada attığımız adımlar, alınan kararlar, yapılan değerlendirmeler, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin sofrasını güvence altına almanın gayretidir. Geçmişin birikimine saygı duyan, bugünün ihtiyaçlarını doğru okuyan ve geleceğin risklerini gözeten hayvancılık ve süt politikasını inşa etmeye çalışıyoruz" diye konuştu.
SÜT İHRACATINDA İKİ YILDIR ÇİFT HANELİ ARTIŞ
Türkiye'nin genel ve tarım ihracat verileri hakkında bilgiler veren Ticaret Bakan Yardımcısı Volkan Ağar, Türkiye'nin Orta Doğu bölgesinin en büyük 3'üncü, Avrupa Birliği'nin en büyük 6'ncı tarımsal ürün tedarikçisi konumunda olduğunu belirterek, "Bu büyük resmin içinde, süt ve süt ürünleri ihracatımız ise ayrı bir başarı hikayesi yazıyor. 2023 yılında yaklaşık 266 milyon dolar (102 bin ton) olan sektör ihracatımız, 2024'te yüzde 36'lık artışla 363 milyon dolar (175 bin ton) seviyesine yükseldi. 2025 yılının ocak-ekim döneminde ise yüzde 19 artışla 334 milyon dolara (158 bin ton) ulaşmıştır. Hem miktar hem değer bazında, üst üste iki yıldır güçlü ve çift haneli artışlar yakalayan bir sektörden söz ediyoruz" dedi.
'ORTA DOĞU'DA RAFLARI DOLDURAN, MARKASI TANINAN GÜÇ'
Alt ürün gruplarında ise yüksek katma değerli bir ürün yapısının öne çıktığını belirten Volkan Ağar, "Süt tozu, tereyağı, peynir, yoğurt ve diğer işlenmiş süt ürünlerinde son iki yılda bir sıçrama dönemi yaşıyoruz. 2024 yılı ihracat değerlerine baktığımızda, bir önceki yıla kıyasla süt tozunda yüzde 358, peynir altı suyunda yüzde 127, tereyağı ve süt bazlı yağlarda yüzde 97, yoğurtta ise yüzde 12 oranlarında artışlar göze çarpıyor. Süt ve süt mamullerini, basit bir emtia ihracatı gibi değil; teknoloji, hijyen altyapısı, soğuk zincir, Ar-Ge ve markalaşma gerektiren ürünler olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Cezayir'den Mısır'a, Körfez ülkelerinden Bangladeş'e, Orta Asya'dan Uzak Doğu'ya uzanan geniş bir coğrafyada Türk süt ürünlerinin tercih ediliyor olması, tam da bu katma değerin tescilidir. Bugün Irak'ın süt ve süt ürünleri ithalatının yaklaşık yüzde 82'sini tek başına Türkiye karşılıyor. Orta Doğu'da söz söyleyen, rafları dolduran, markası tanınan bir güç halindeyiz. Üstelik artık sadece hacim değil, katma değer satıyoruz. Labne gibi işlenmiş ürünlerde Suudi Arabistan ve Katar'ın birinci, BAE ve Bahreyn'in ikinci tedarikçisiyiz" diye konuştu.
'365 GÜN 24 SAAT DİNAMİK ÇALIŞAN BİR SEKTÖR'
Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Can, bu zirvedeki temel amacın üreticiden tüketiciye uzanan süt değer zincirinin sorunlarını ortaya koymak ve bunlarla ilgili neler yapılabileceğini birlikte tartışmak ve sonuçlar elde edebilmek olduğunu söyledi. Süt sektörünün Türkiye'nin en geniş, en köklü sektörlerinden biri olduğunu belirten Can, “Ülkenin neresine giderseniz gidin, 365 gün 24 saat süt işiyle uğraşan insanlarımız var. Sabahın köründe işletmesinde hayvanını sağan üreticimizden başlayıp, yolda giderken süt taşıyan tankerlerimiz, işletmelerde gece vardiyasında peynir üreten ustalarımız, Ar-Ge laboratuvarlarında çalışmalarını yapan genç gıda mühendislerimiz, bilim insanlarımız var. 365 gün, 24 saat dinamik çalışan bir sektör" dedi.