9879,15%0,53
34,75% 0,05
36,49% -0,11
2949,93% -0,02
4839,17% 0,00
Ülkemizde Uyuz Vakaları Her Geçen Gün Artıyor!
Türk Dermatoloji Derneği ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı tarafından Antalya’da düzenlenen 31 nci Ulusal Dermatoloji Kongresi Serik İlçesi Belek turizm merkezinde bulunan bir otelde gerçekleştirildi.
Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısına Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Ertan Yılmaz, Yönetim Kurulu Üyeleri Prof.Dr. Murat Durdu, Prof.Dr. Pelin Koçyiğit, Prof.Dr. Akın Aktaş, Dr. Sadık Yılmaz ile Genel Sekreter Gonca Elçin katıldı.
Türkiye’nin deri hastalıklarındaki başarı oranı, deri hastalıklarında dünyada yapılan son çalışmalar tartışılıp görüşüldüğü kongreye kamu, özel ve üniversite hastanelerinden binin üzerinde dermatolog katıldı.
Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Murat Durdu yaptığı açıklamada, “Ülkemizde son 5-6 yıldır uyuz salgınları yaşanmaktadır. Özellikle Şubat ayında meydana gelen deprem felaketi sonrasında uyuz salgınları gittikçe artmış durumda. İnsanların uyuz nedeniyle yaşadıkları kaşıntı derneğimizin de gündem konusu haline geldi.
Bu konuda çeşitli çalışmalar yaptık. Halkı bilinçlendirmek için çeşitli broşürler oluşturduk. Sunumlarla çeşitli toplantılar yapıldı. Çalışan hekimlerimizle birlikte Uyuz kitabı oluşturduk. Sadece dermatolog değil tüm hekimleri bilgilendirmek, erken tanıyı sağlamak ve tedaviye yaklaşımları sağlamak için kitabı oluşturduk.
Uyuz eskiden bildirimi zorunlu hastalıklardan biriydi. Zorunlu olunca sayıları vermek çok kolaydı. Günümüzde bildirimden çıkarıldığı için kesin sayıları vermek mümkün değil.
Biz hekimler olarak eskiden 1-2 vaka görürken halen Türkiye’de uyuz varmış diye söylerdik. Şu an günümüzde polikliniğe gelen hasta sayısını 40 olarak ele alırsak bunun en az 3-4 tanesi uyuz vakası olmaktadır. Bazı klinikler gelen hastanın yüzde 30 – 40 ını uyuz oluşturduğunu söylüyor. Kesin verileri almak için bildirimli zorunlu hale getirip Bakanlıkça verilerin verilmesi lazım.
Bu konuda bazı çalışmalar yapılmış. Son 3-4 yıl içerisinde 30-40 kat arttığı ile ilgili veriler var.
Özellikle kaşıntı haplarına karşı geçmeyen kaşıntıları olan hastalarda bu dönemde uyuzu ekarte etmek gerekiyor. Özellikle gece artan kaşıntı çok önemli bir semptom. Erkeklerde kasık bölgesini tutuyorsa, koltuk altı, el, parmak aralarını tutan şiddetli kaşıntılarda uyuz mutlaka akla gelmelidir. Evde birden fazla kişi varsa aksi ispatlanıncaya kadar mutlaka uyuzu düşünmek gerekiyor. Uyuz olduğunda da mutlaka dermotoskopik olarak incelenmesi gerekiyor. Tanısı konulduktan sonra bazı tedavilerle geçiyor. Şuna dikkat etmek gerekiyor. Hastaların yanında aile bireylerinin de tedavisi gerekiyor. Bu tedavi yapılmazsa sürekli tekrarlamalara neden oluyor.
Uyuzda önemli olan parazit yıkandıktan sonra o paraziti istediğiniz kadar yıkayın tek başına yıkamakla çözüm olacak bir şey değil. Yıkamanın az olması sadece bulaştırmayı artırıyor. Uyuz olan biri yıkanmadığında hastalığın deri geçişini artırırsınız. Günlük yıkanmak bu sıklığı azaltacaktır.
Uyuz hastalığında temas önemli. Yakın temaslardan biraz kaçınmak lazım. Özellikle toplumumuzda tokalaşmanın çok bulaştırmadığı söyleniyor. Ancak bizim yeni yaptığımız çalışmalar gösterdi ki çok çabuk bulaşabilecek canlılar. Bulaşma ile ilgili yeni veri yok ama ikinci dünya savaşında yapılmış tek bir çalışma var. Etik olarak bunu bulaştırayım gözlemleyelim diye bir çalışma yapamıyorsunuz. Mikroskopik olarak incelendiğinde çok kolay hareket ediyor, kişiden kişiye bulaşabilir. O nedenle insanlar yakın temastan kaçınması lazım. Tokalaşmak çok basit saniyelik de olabiliyor. Bazı insanlar neredeyse 10 dakika tokalaşıp kalabiliyorlar. O vakaların geçmeyeceğini söyleyemezsiniz. Sarılmak da aynı şekilde. Bazı bölgelerde insanlar çok haşır neşir oluyorlar. Aslında bir kongreye katılmak bile aslında büyük bir sorun. Özellikle bu ortamlarda insanlar ayda yılda bir birbirlerini gördükleri için büyük bir risk aslında.
Yeni doğanlarda Uyuz çok önemli. Geçenlerde 2 aylık bir bebek geldi. Çocuğa verdikleri ilk hediye uyuz. Yeni doğan bir çocuğa insanlar hemen gelip altın takarlar. Bu esnada çocuğu kucaklarlar. O sırada kesinlikle bulaştırıcı özelliği oluyor. Çocuklar birde kaşındıklarını ifade edemedikleri için tanı süreci gecikiyor. Çoğu kaşıntı egzama zannediliyor. Tanısal gecikmelerde çocuğun annesine, bakıcısına, yakınlarına bulaşabiliyor. Çocuk bebek ziyaretlerine gelen bütün çevreye bulaştırabiliyor. Sonuçta suçlu olan çocuk değil ama ilk hediyesi uyuz oluyor.
Uyuz hastalığı, bilimsel adı Sarcoptes scabiei olan mikroskopik sekiz bacaklı akarların sebep olduğu bir enfestasyondur.
Akarların deriye bıraktığı yumurtalar ve dışkı atıkları deride bir alerjik tepkimeye, rahatsız edici bir kaşıntıya ve döküntüye neden olur.
Sıcak duş sonrası ve özellikle geceleri artan kaşıntı en büyük bulgulardandır. Kaşıntı özellikle el ve ayaklarda parmak araları, kulak arkaları, bel bölgesi ve koltuk altlarında yoğunlaşır. Deri içerisinde parazitlerin açtığı tüneller hastalık için oldukça tipiktir. Bu tünellerin ucunda küçük kabarıklıklar, su toplamaları ve kabuklanmalar görülebilir.
Uyuz Dünyada belli dönemlerde salgınlara yol açar. Yirmi yıl önce bir uyuz hastası gördüğümüzde ‘uyuz halen var mıymış’ derdik ve çok şaşırırdık. O zamanlar hastalara uyuzu açıklamak için de ‘sosyete uyuzu’ gibi bir şey söylenirdi. Çünkü insanlar bu durumu gerçekten kabullenmezlerdi. O zamanlar Türkiye’de yok gibi diyebileceğimiz uyuz son 5-6 yıldır ülkemizde salgın şeklinde. Bırakın artık günde bir vaka görmeyi, günde 3-5 hasta görmeye başladık. Bazı hastanelerde dermatologlara başvuran hastaların %30-40’ını uyuz oluşturduğu belirtilmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda uyuz vakalarının 2017 yılına göre 2018’yılında yaklaşık 7 kat arttığı, 2017 ile 2019 yılı karşılaştırıldığında ise 30 kat artış gösterdiği bildirilmiştir.
Türkiye’de uyuz vakaları geçen yıla göre yüzde 30 arttı. Düzensiz göçü, pandemiyi, kısıtlı sürede hasta muayene etmeye çalışmayı ve ne yazık ki ülkemizdeki depremler nedeniyle insanların toplu yaşamak zorunda kalması, temizlik için gereken su ihtiyacının karşılanamaması uyuzdaki artışın nedenleri olarak sayılabilir.
Uyuz hastalığında doğru teşhisin konulması için mutlaka dermatoloji uzmanının detaylı muayenesi gereklidir. Hekim tarafından uyuz akarlarının belirtileri kontrol edildikten sonra vücutta gözlemlenen akarlar dermatoskop yöntemiyle incelenir ve yine hekim tarafından gerek görülürse bölgesel kazıma yapılabilir. Ancak ne yazık ki 5 dakikalık bir muayene süresi, teşhis için hastaya gereken vakti ayırmak için yeterli değildir. Bu da uyuz tanısı almamış ve tedavisine başlanamamış hasta demektir. Böylelikle bulaş devam etmekte daha fazla kişi uyuzdan etkilenmektedir.
Uyuz hastalığı kendiliğinden iyileşmez, hastalık sadece reçeteli ilaçlarla tedavi edilebilir.
En yaygın tedavi, bir krem veya losyonun boyundan aşağıya tüm vücuda hiç boşluk kalmayacak şekilde uygulanmasıdır. Bu krem ya da losyon vücut üzerinde 8 – 14 saat bekletilir ve sonrasında yıkanılır. Hijyen koşullarına dikkat etmek ve hekimin verdiği tedaviyi sürdürmek uyuzla baş etmenin en önemli koşullarındandır.
Bu tedavi uygulanırken de hastaların banyo yapması ve giysilerinin, çarşaflarının yüksek sıcaklarda yıkanması gerekir. Toplu yaşam ortamlarında uygun banyo ortamları yok ise veya sağlanamayan hastalarda ise bazı haplar kullanılabilir. Daha önce ülkemizde uyuzda kullanılan haplar yoktu. Ancak son dönemde ülkemizde de bu ilaç bulunmakla birlikte ücretli olarak temini mümkün olmaktadır. Söz konusu ilaçların vakit kaybedilmeden SGK kapsamına alınması ve deprem bölgesi başta olmak üzere yurttaşlarımızın bu ilaçtan faydalanmasını talep ediyoruz.
Covid-19 enfeksiyonlarında hastayı izole etmek, çevresindekileri de ondan korumak ne kadar gerekliyse; uyuz tanısı almış hastayla aynı yaşam alanını paylaşan bireylerin de mutlaka tedavi olması gerekir.
Okulların açılmasıyla birlikte çocuklar da taşıyıcı haline geldiler. Ailelere bir uyarıda bulunmak isteriz: Eğer ailenizde uyuz tanısı almış bir kişi varsa mutlaka önlem alabilmeleri için okul yönetimine bildirin. Aksi halde çocuğunuz da iyileşemeyecek ve çok sayıda öğrencinin de hastalanmasıyla okulda zincirleme bir bulaşa neden olacaktır.
Böylelikle buradan bir kez daha topluma seslenmek isteriz: Tanı konulmuş bir uyuz hastalığınız varsa sadece sizin değil sizinle yaşayan herkesin verilen tedaviyi uygulaması en önemli noktadır. Aksi halde tedaviniz işe yaramayacaktır. Hem siz iyileşemeyecek hem de çevrenizdeki kişiler de uyuz hastalığına yakalanacaklardır. Hasta olduğundan şüphelenilen kişilerin kişisel malzemeleri kullanılmamalı ve direk temastan kaçınılmalıdır.
Hatay başta olmak üzere deprem bölgesinde de uyuz vakalarında büyük bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Toplu yaşam ortamlarında hijyen önlemleri alınmadığında uyuz ve bitlenme vakalarının artacağını aylar önceden söylemiş ve uyarıda bulunmuştuk.